Kaş: Tarihi Yapılar, Muhteşem Plajlar ve Masmavi Deniz

Fethiye ve Demre arasında Antalya’ya bağlı turistik bir ilçe olan Kaş Akdeniz’in en popüler tatil beldeleri arasında yer alıyor. Günümüzde hem yabancı hem yerli turistlerin en çok tercih ettiği tatil beldelerinden biri olan Kaş’ın ekonomisi aslında 1980’lere kadar tarım, küçükbaş hayvancılık gibi geleneksel yöntemlere dayanıyordu. 1980’lerden sonra ise turizm ve seracılığın geliştiği yabancı turistlerin keşfettiği ve keşfedildikçe mıknatıs gibi turistleri kendine çeken bir yer hâline dönüştü.

Kaş’ın coğrafi yapısı ve tarihi yapısı beldeye otantik bir hava katıyor. Kaş’ta ister deniz kıyısında ister merkezde gezintiye çıkın; gördüğünüz her şeyden büyülenebilir, kendinizi beldenin ruhuna kaptırabilirsiniz. Akşamüstü, bahçeleri çiçekli ahşap balkonlu evler arasında daracık arnavut kaldırımlı sokaklarında yürümek de gündüzleri birbirinden farklı plajlarda ve koylarda denize girmek de oldukça keyiflidir burada. Kısa sürede dolaşmaktan biten sokakları her geçtiğinizde farklı duygulara kapılabilir, sokaktaki yüzlere aşina olabilir, sıkılmak bir yana dursun gittikçe aidiyet geliştirebileceğiniz nadir tatil beldelerindendir Kaş! Belki de tam bu sebeple gelen gitmek istemiyor, giden tekrar dönüyor ve ziyaret eden birçok insan burada yaşamak istiyor. Yoksa her sene gittikçe artan nüfusun sebebi başka ne olabilir ki?

M.Ö. 4. yüzyılda kurulan antik Likya kentinin içinde bulunan Kaş, tarih severlerin de dikkatini çeken bir yer. Ana yerleşim yeri Phellos, merkeze uzak dik bir tepe üzerinde yer alıyor. Phellos ‘kayalık yer’ anlamına gelirken günümüzde Kaş olarak bilinen Antiphellos ise ‘kayalık yerin karşısı’ anlamına geliyor. Başka bir ifadeyle Antiphellos, Phellos’un limanı olarak işlev görüyor. 

Eski Anadolu medeniyetlerinin birçoğuna ev sahipliği yapması tarihi yönden de Kaş’ın cezbediciliğini artıran bir başka unsur. Kaş, çeşitli zamanlarda Hititler, Persler, Mısırlılar,  Rodoslular ve Romalılar tarafından işgale uğramıştır. Selçukluların eline geçen Kaş’a bir süre sonra Türkmen toplulukları yerleştirilmiştir.

Kaş’ı ister tarihi turistik bir gezi ister plajları için ziyaret edin her durumda memnun ayrılacağınızdan emin olabilirsiniz. 

Görmeden Gitmemeniz Gereken 5 Yer

Tlos Antik Kenti

Muğla’ya bağlı olsa da Kaş’a daha yakın mesafede bulunan Tlos Antik Kent, Kaş’a gidenlerin mutlaka görmesi gereken tarihi yerlerin başında geliyor. Tlos Antik Kenti Likya’nın en önemli yerleşim yerlerinden biri. Bu antik yerleşim yeri bölgenin en yüksek dağlarından olan Akdağlar’ın yamaçlarından başlıyor. Eşen Nehri’nin getirdiği alüvyonlarla oluşan vadi düzlüğüne kadar ilerliyor.

Tlos Antik Kenti, hristiyanlık döneminde Likya’nın en önemli piskoposluk merkezlerinden biriydi. Bu dinsel önem 12. yüzyıla kadar devam etti. Kaya mezarlarının bulunduğu yamaçlardaki Tios Antik Kenti’nin manzarasına bakmak olağanüstü bir deneyimdir. Kaya mezarlarının bulunduğu yamaçlardan izlenebilen manzara inanılmazdır.

Aslanlı Lahit

Kaş’ın meydanında uzunçarşı sokağının bitiminde bulunan Aslanlı Lahit Likyalılardan kalma anıtsal yapı Kaş’ın simgelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Aslanlı Lahit’in biir krala veya komutana ait olduğu düşünülüyor. Yapı itibarıyla oldukça sıradışı bir görünüme sahip bu lahitin adından da anlaşılacağı üzere anıt kapağının üzerinde iki tane aslan ağzı kafası yer alıyor.

M.Ö. 4. yüzyılda yapıldığı düşünülen Aslanlı Lahit’in ardındaki çınar ağacı ise anıtsal yapıya görkemli bir hava katıyor. 

Antiphellos Antik Kent Tiyatrosu

Antik Tiyatro

Antalya’nın Kaş ilçesi içerisinde antik kente ait kalıntıları ilçenin birçok yerinde rastlamak mümkündür. Antiphellos Antik Kenti Tiyatrosu da bunlardan biridir. Denize bakan tarihi tiyatro sahnesi, dört dikey merdivenle üç kesime ayrılmıştır. Bu tiyatronun Helenistik Çağ yapıtı olduğu düşünülmektedir. Tiyatronun kuzey doğusunda bulunan dört kadın kabartmalarının bulunduğu mezar odası ana kaya oyularak yapılmıştır. 

Kaş’ın merkezine çok yakın bir yerde bulunan Antiphellos Antik Kent Tiyatrosu deniz kenarında yürüyüş yaparken rastlayacağınız büyüleyici bir tarihi alan. Buraya çıkarken yanınıza içeceğinizi almayı unutmayın. Denizin ve tarihi tiyatroyu seyretmenin tadını çıkarın 🙂

Xanthos Antik Kent

Arkeologlar tarafından incelenen Xanthos Antik Kentindeki kalıntılar, buranın M.Ö. 800 yüzyıla kadar bir geçmişe sahip olduğunu ifade ediyor. Antik kent tarihçileri kentin birçok kez yerle bir olduğunu, yandığını ancak tekrar küllerinden doğduğunu ifade ediyor.

Tapınakları ve anıtlarıyla mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olan Xanthos Antik Kenti UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. 

Antik Şehir

Patara Antik Kenti

Patara plajında denize yüzen bir caretta caretta

Patara Antik Kenti Likya’nın en eski yerleşim yerlerinden biridir. Xanthos Vadisinin güneybatı kısmında bulunan Patara Antik Kenti şu an Gelemiş Köyü sınırlarında yer almaktadır. Burası aynı zamanda Türkiye’nin en uzun ikinci plajı olan ve caretta carettaların yumurtalarını bırakmasıyla meşhur olan Patara plajının bir buçuk kilometre ötesinde buluyor. 

Hem Likyalıların hem de Romalıların tarihi kalıntılarıyla inanılmaz  bir atmosfere sahip olan Patara Antik Kenti Kaş’ı ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri. Burası yalnızca arkeolojik ve plaj tatili için ideal bir yer değil Artemis ve Apollon’un hikâyesinin burada başlandığı söylendiği için aynı zamanda mitolojik olarak da öneme sahip. 

Kaş aynı zamanda deniz tatili yapmak için son derece ideal bir belde olsa da yazılanlardan da anlaşılacağı üzere Kaş yalnızca deniz tatili yapılan şirin bir tatil beldesinin ötesinde bir yer. Bu sebeple tatilde zamanınızı verimli kullanıp Kaş’ın tarihi yerlerini görmenizde fayda var 🙂 

Önceki yazı
Marmaris
Sonraki yazı
Akdeniz’in İncisi: Antalya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Bunlarda İlginizi Çekebilir.

Menü